30 Ocak 2011 Pazar

Jin-Roh: The Wolf Brigade

Yönetmen: Hiroyuki Okiura
Stüdyo: Productin I.G.
Tür: Dram, Askeri
Yapım Yılı: 1999
Bölüm Sayısı: Film
Anime Puanı: 10/6.5



Jin-Roh: The Wolf Brigade, alternatif bir geçmişte, Kerberos isimli polise bağlı özel bir birliğin üyesi olan Kazule Fuse’yi konu alıyor. Jin-Roh’un geçtiği dünyada Japonya ağır bir savaştan çıkmış ve halk ile devlet arasında bu yüzden uyum sağlanamamıştır. Devletin baskıcı olduğunu düşünen Sect isimli bir terör örgütü başkent Tokyo’da boy göstermektedir. Sayıları gün geçtikçe arttığından ve güçlü bir organizasyon yeteneğine sahip olan Sect’in karşısında polis kuvvetleri sadece Tokyo’da görev alacak olan yardımcı bir teşkilat, yani Kerberos’u kurar. Bu birlik gizlilik içinde hareket etmekte, ağır zırh ve silahları ile doğrudan öldürme yetkisine sahiptir.

Anime filmi, Tokyo’da yine halkın devlete karşı başlattığı bir protesto gösteri ile başlıyor. Bu gösteride şiddetin dozu giderek artmakta, atılan taşlar önce özel Molotof kokteyllerine, ardından bombalara dönüşmektedir. Kısacası protesto, meydan savaşına dönmektedir. Genç bir kız, kanalizasyondaki üstlerinden aldığı emirlerle bu bombaları eylem yapanlara dağıtmakta, yani kurye görevi görmektedir.
Öte yandan olayların biraz uzağında zırhlı özel bir birlik harekete geçmek için beklemektedir. Çok geçmeden de kanalizasyona girerek operasyonu başlatırlar. Bu ağır zırhlı ekip, kanalizasyonda bomba dağıtan Sect üyelerine anında kıstırır ve kurşuna dizer. Geriye bir tek genç kız kalır ve onun karşısına da Onbaşı Fuse çıkar. Fuse, kıza “neden” diye sorduğunda diğer birlik üyeleri de olay yerine varır. Onlardan ürken kız elindeki bombayı patlatır. Kız elbette paramparça olur ama Fuse üzerindeki ağır zırh sayesinde olayı sadece birkaç çizik ve yanıkla atlatır. Bundan sonra ise Anime, Fuse’nin yaşadıklarını ölen genç kızın ablası ile tanışmasını ve gölgelerin içinde süren politik savaşları konu alır. Tüm bunların ortak noktası da Fuse’dir.

Atmosfer bakımından Jin-Roh’un savaş sahneleri heyecanlı ve gerilimi yüksek geçse de, filmin büyük bir kısmında dram yönü daha ağır basıyor. Yani bu anime filmini izlerken aksiyonu bol sahneler beklemeyin. Daha çok Fuse’nin yaşadıkları, ilişkileri ve bahsettiğim gibi politik unsurlar ön planda. Ve bana göre aksiyon dolu kısmı biraz daha arttırılsaymış çok iyi olurmuş. Çünkü konuşmalar gereğinden fazla ve siyasi içerikli. Bu da doğal olarak çoğu izleyenini sıkacaktır. Halbuki zırhları giydikleri bölümler harika ve çatışmalardaki gerçeklik çoğu animelerde yok.

Çizimleri Jin-Roh’un eski olduğunu belli ettiriyor fakat gerçekçi çizimler kullanıldığı için (gerçek çekik gözlü Japonlar gibi) çizimler izleyenine kötü gelmiyor. Özellikle karakterler çok iyi betimlenmiş ve hal ve tavırları ile bir hayli başarılı gözüküyorlar. Müzikler de fena sayılmaz. Özellikle kapanışta çalan parça animeye çok güzel uymuş.

Sonuç olarak Jin-Roh: The Wolf Brigade ağır bir anime ve herkese hitap etmiyor. Eğer dram ve politikadan hoşlanıyorsanız seveceksinizdir ama benim gibi fazla konuşmadan, daha doğrusu olay yaşanmamasından haz etmiyorsanız anime size biraz sıkıcı gelebilir.

Ayrıca Jin Roh’un 1984 yapımı “The Red Spectacles” ve 1991 yapımı “Stray Dog: Kerberos Panzer Cops” adında, karakterler bakımından bağımsız olan iki adet live-action filmi bulunmaktadır.

22 Ocak 2011 Cumartesi

Byousoku 5 Centimeter

Yönetmen: Makoto Shinkai
Stüdyo: Comix Wave
Tür: Dram, Romantizm
Yapım Yılı: 2007
Bölüm Sayısı: Film
Anime Puanı: 10/7



Byousoku 5 Centimeter’in aslında belirli bir konusu yok. Anime filmi üç parçaya ayrılmış durumda ve Takaki Tono’nun hayatından kesitler sunuyor. Bölümlerden kısaca bahsedecek olursam;

1.Bölüm - Cherry Blossom (Okasho): Takaki Tono ve Akari Shinohara, ailelerinin işi nedeniyle çok sık taşınmaktadırlar. Günün birinde ise yolları aynı ilkokula gitmeleri ile kesişir. Birbirleri ile derin bir arkadaşlık kurarlar fakat Akari yine taşınmak zorundadır. Akari taşındıktan sonra ikili mektuplaşmaya başlar fakat doğal olarak yavaşça birbirlerinden uzaklaşmaya başlarlar. Akabinde Takaki de daha uzak bir yere taşındıklarını öğrendiğinde son bir kez Akari’yi görebilmek için uzun bir tren yolculuğuna çıkmaya karar verir.

2. Bölüm – Cosmonaut: İkinci bölümde Takaki artık lise son sınıfa gitmektedir ve Akari ile artık kopma noktasındadırlar. Bu bölümde olayları Kanae adında, Takaki’den hoşlanan bir kızın gözlerinden görmekteyiz.

3. Bölüm – 5 Centimeters Per Second: En kısa ve son bölüm olan üçüncü bölümde Takaki ve Akari artık yabancı iki insandır. Takaki artık Tokyo’da çalışmaktadır ve Akari de evlenmek için hazırlık yapmaktadır. Bölüm, artık iki yabancı insan sayılan Takaki ile Akari’nin tesadüfen yolda karşılaşması ile başlıyor ve fotoğraf kareleri ile son buluyor.

Çizimleri bakımından Byousoku 5 Centimeter çok kaliteli bir anime. Animede normal çizimler kullanılmış (yani olağandışı bir çizim tarzı yok) ama renklerin parlaklığı, arka plandaki manzaralar, kar yağışı gibi olaylar çok gerçekçi ve insanı resmen ekrana bağlıyor. Yapımcı stüdyo Comix Wave zaten çizimleri bakımından kendisini kanıtlamış bir stüdyo. Dileriz en kısa zamanda film ve ova’ların dışında anime serileri de çıkarmaya başlarlar. Müzik ise animede çok az ama o harikulade çizimler varken müziğe bile gerek duyulmuyor.

Özetle Byousoku 5 Centimeter’in bahsettiğim gibi belirli bir senaryosu yok ve bu yüzden çoğu izleyiciye, özellikle küçük yaştakilere sıkıcı gelebilir. Lakin günlük hayattan kesitler, biraz da duygusallık seviyorsanız ve özellikle çizimleri için Byousoku 5 Centimeter’i izlediğim en iyi animeler arasına giremese de önerebilirim.

16 Ocak 2011 Pazar

Kemono no Souja Erin

Yönetmen: Takayuki Hamana
Stüdyo: Production I.G.
Tür: Fantastik
Yapım Yılı: 2009
Bölüm Sayısı: 50
Anime Puanı: 10/9



Kemono no Souja Erin’de konu küçük bir kız olan Erin etrafında dönüyor. Anime’nin geçtiği fantastik dünyada, yaklaşık 400 yıl önce sarı saçları ve sarı gözleri ile bir “beast-lord”un, yani hayvanlar kralı adlı bir yaratığın sırtında Ephon Nola adlı dağların ardından gelen ilk kraliçe Je, Kutsal Ryoza krallığını kurmuştur. Krallığı koruması için de Dük ilan ettiği Hossan’a “touda”ları, bir çeşit uçamayan ejderhaya benzer yaratıkları kontrol etme kabiliyetini bahşetmiştir. 400 yıl boyunca kraliçeler Ryoza’ya hükmetmiş, Dük soyundan gelenler de toudaları ile Ryoza’yı dış ülkelerden korumuştur. Tüm askeri yetkiler Dük’ün elindedir çünkü kraliçenin bir ordusu bulunmamaktadır. Fakat halk 400 yılda zamanla ikiye ayrılmaya başlamıştır. Bunlar kraliçenin muhitinde yaşayan ve savaşı küçümseyen, bolluk içinde yaşayan Holon’lar ve Dük’ün bölgesinde yaşayan, savaşmaktan yorulmuş, yoksul Wajyaku’lardır.

Erin, krallığın durumundan habersiz, Dük’ün muhitinde kalan Ake köyünde yaşamaktadır. Ake köyü, Dük’ün ordusu için touda yetiştiren birkaç köyden birisidir. Annesi Soyon’da bu köyün en önemli touda yetiştiricisidir ve aynı zamanda “Mist People” yani sis insanları soyundan gelmektedir. Bu insanlar sürekli seyahat ederler ve rivayetlere göre büyü güçlerine sahiptir. Gittikleri her yere beraberinde sis getirdikleri için bu isimle anılmaktadırlar. Ayrıca saç ve göz renkleri de yeşildir. Fakat Soyon, köyün şefinin oğlu ile evlendiği için sis insanlarından azledilmiştir. Erin de aynı zamanda yeşil saçlı ve yeşil gözlüdür. Soyon ve Erin, Ake köyünde mutlu bir yaşam sürmektedirler. Erin de tıpkı annesi gibi bir touda yetiştiricisi olmak istemektedir ve hayvanlara müthiş bir ilgi beslemektedir. Fakat anne kızın mutlu yaşamı pek uzun sürmez. Kiba adı verilen ve en önemli touda sayılan birkaç hayvan ansızın ölüverir ve bu olanlardan Soyon sorumlu tutulur. Soyon, vahşi toudalar tarafından yenilmek üzere idam edilir. Erin idama müdahale etmek ister ama Soyon onu son bir hamle bir touda’nın sırtına bindirerek uzaklara yollar. Son sözleri de “mutlu bir yaşam sür” olur. Erin kendine geldiğinde artık Dük’ün muhitinde bile değildir. Kraliçe’nin muhitine gelmiştir ve bir arı yetiştiricisi tarafından evine getirilmiştir. Artık Erin’in önünde hiç beklemediği, bambaşka bir hayat vardır. Üstelik şimdilik haberi olmadığı krallığın da geleceği günün birinde onun omuzları üstüne yüklenecektir.

Bahsettiğim gibi Kemono no Souja Erin, tamamen Erin’in etrafında dönüyor. Anime, Erin 10 yaşındayken başlıyor ve 18 yaşına gelene kadar devam ediyor. Bu zaman zarfında birçok karakter ile karşılaşıyoruz ve yaşlananlar ölüyor, gençler büyüyor. Atmosfer bakımından anime sürekli temposu yüksek bir anime değil ama kendine has bir çekiciliği mevcut. Animenin geçtiği fantastik dünyayı ve yaratılan kurguyu hiçbir animede göremezsiniz. Demek istediğim, sürekli yaşanan bir aksiyon yok ama senaryo ve hikayenin akışı buna gerek bile kılmıyor. Tek beğenmediğim tarafı bazı şiddet dolu sahnelerde, örneğin bir touda bir insana saldıracaksa, ekranı eciş bücüş çizimler kaplıyor (hani taşa yontulmuş çizimler olur ya). Neyse ki bu durum animede pek fazla tekrarlanmıyor.

Çizimler bakımından Kemono no Souja için eşi benzeri yok diyebilirim. Veya ben izlediğim 150’ye yakın animede böyle değişik çizimler görmedim. Karakterler normal bildiğimiz anime karakterleri fakat arka plan çizimleri renkli kalem veya pastel boya ile çizilmiş gibi ve enfes gözüküyorlar. Altta çektiğim resimlerde pek belli olmuyor ama izlerseniz bana hak vereceksiniz çünkü her kare duvar kâğıdı güzelliğinde. Hele bazen gösterilen manzaralar inanılmaz. Sırf çizimleri için bile Kemono no Souja Erin’i izlemenizi önerebilirim. Müzikler bakımından ise daha iyi olabilirdi. Kötü değiller ama elli bölüm boyuna neredeyse her bölüm aynı parçayı duymaktan sıkılabilmeniz mümkün. Animenin iki adet açılış parçası ve kapanışı mevcut. Daha doğrusu açılış parçası aynı ve iki farklı kişi seslendirmiş. Benim favorim ikinci olanı.

Sonuç olarak Kemono no Souja Erin’i elli bölüm boyunca sıkılmadan izliyorsunuz. Başta müthiş çizimleri ve sürükleyici kurgusu ile fazla aksiyondan, silahlardan, ucube karakterlerden sıkılan, eşsiz bir fantastik dünya isteyen herkese tavsiye edebilirim.