24 Haziran 2011 Cuma

Giant Killing

Yönetmen: Yuu Kou
Stüdyo: Studio Deen
Tür: Spor
Yapım Yılı: 2010
Bölüm Sayısı: 26
Anime Puanı: 10/9



Japonya 1. liginde mücadele eden East Tokyo United (ETU), birkaç yıldır lige zor tutunabilmektedir. Daha da kötüsü, ETU’nun ateşli taraftarı artık takımını yalnız bırakmaya başlamıştır. Bunun üzerine kulüp yönetimi yeni sezon için yeni bir teknik direktör arayışına girer ve İngiltere’de amatör bir takımı çalıştıran, hatta bu takımı FA Kupası’nda (bizim Türkiye kupası gibi, her takımın katılma hakkı var) ilk 32 arasına sokmayı başaran Takeshi Tatsumi ile anlaşırlar. 35 yaşındak Tatsumi, ETU’nun en parlak yıllarında kulübün oyuncusuydu ve takımdan ayrılışından sonra ETU küme düşmüş, yeniden yükselmesi iki yıllarını almıştır. Tatsumi bu görevi kabul eder ve zayıf takımlar arasında gösterilen ETU’nun başına geçer. Amacı takım oyuncularına güven vererek “Giant Killing”lerini yaşatmaya çalışmaktır.

Giant Killing’de anlayacağınız üzere Tatsumi ve ETU adlı futbol kulübünün ligde olan mücadeleleri konu alınıyor. Bu mücadele oldukça gerçekçi bir çizgide ilerliyor. Oynanılan futbol, stratejiler, goller, hepsi mantık çizgisinde ilerliyor. Yani Giant Killing’i bir Captain Tsubasa sanmayın. Bu animede üstün kaplan şutları, uçan oyuncular falan yok. Elbette ufak tefek aykırılıklar var ama o kadarı da olur. Yoksa açar NTV’yi normal maç izlerdik:) Bunun yanında Tatsumi’nin futbolcuları ile olan ilişkisi, davranışları ve diğer teknik adamlarla verdiği psikolojik savaş gerçekten izlemeye değer. Atmosfer bakımından tek kusuru maç esnasında bazı konuşmalar fazla uzatılıyor ve heyecanınız kaybolabiliyor. Animenin sonu ise açık uçlu olsa da tatminkâr bir sonla bitiyor. Sonuçta mangası hala devam ediyor.

Giant Killing’te çizimler gerçekten harika. Stadyum detayları, arka planlar, kamera açıları olsun maçlara harika bir tat katmış. Tek kusuru, karakterlerin yan profilden burunları çok uzun ve sivri. Müzikleri ve seslendirmeleri ise muhteşem. Özellikle seslendirmeler mükemmel. Taraftarın tezahüratları ve yabancı teknik adamların kendi dillerinde konuşmaları gerçekten akıllıca işlenmiş bir detay. Bunun sayesinde animede Fransızca, İngilizce ve Hollandaca konuşmalara şahit olabiliyoruz.

Özetle Giant Killing eğlenceli, gerçekçi ve izlenebilirliği yüksek futbol temalı bir anime. Sonu açık olsa da futbol seven herkesin izlemesini tavsiye ederim.

16 Haziran 2011 Perşembe

Moonlight Mile

Yönetmen: Iku Suzuki
Stüdyo: Studio Hibari
Tür: Bilimkurgu, Uzay, Dram
Yapım Yılı: 2007
Bölüm Sayısı: 12 + 14
Anime Puanı: 10/7.5



Ay yüzeyinde Helyum 3 adı verilen yeni bir enerji kaynağı keşfedilir. Bu enerji kaynağı ile dünyanın yaklaşık 1000 yıllık elektrik ve enerji ihtiyacının giderilmesi planlanmaktadır. Bu yüzden 16 ülkenin katılımı ile ISA (International Space Agency) yani Uluslararası Uzay Ajansı kurulur. Amaç ayda bir üs kurup bu enerjiyi dünya için kullanmaktır.

ISA’da bu olaylar yaşanırken Goro Saruwatori ve Lostman lakaplı Jack Woodbridge Everest Dağı’nın zirvesine tırmanmaktadırlar. Dünyanın en yüksek tepesine ulaştıklarında uzaydaki ISA istasyonunu görürler. Dünyada tırmanacak daha yüksek bir yerin kalmadığını düşünen iki arkadaş, ISA ve ay programına katılmaya karar verir. Goro inşaat mühendisi olarak ve Lostman da pilot olarak ISA’ya başvurur ve önce uzaya, ardından aya gitme macerası başlamış olur.

Moonlight Mile adlı anime oldukça gerçekçi bir çizgide ilerliyor ve animede anlatılanlar aslında gelecekte olabilecek şeyler. İlk sezon bayağı bir heyecanlı başlıyor. Japon Goro ve Amerikalı Lostman’nın uzaya çıkmak için hazırlanmaları, NASA programlarına katılmaları, su altında antrenman yapmaları gibi birbirinden ilginç konular üzerinde duruyor. Elbette uzaya çıktıktan sonra da iş bitmiyor. ISA istasyonunda yaşananlar, daima ölümle burun buruna geçen zaman seriye ayrı bir hava katıyor. İkinci sezon ise ilk sezonun hemen bittiği yerden devam etmesine karşın artık aynı tadı alamıyorsunuz. Demek istediğim, ikinci sezon ilk sezona herhangi bir yenilik katmıyor ve bir süre sonra sanki anime kendini tekrarlıyormuş hissi veriyor. Tamam, anime gerçekçilik çizgisinde ilerliyor ama uzay istasyonu bile olsa bozulmasını iki kere izlemek sıkıcı olabiliyor. Yaşattığı atmosfer kötü değil ama insan izlerken heyecanlanmıyor da.

Animenin çizimleri çok başarılı. Özellikle arka planda kullanılan üç boyutlu efektler çok başarılı. Çizimler ile ilgili tek sıkıntım, siyahi arkadaşlarımız pek güzel olmamış. Deri renkleri gri renk ve alınmasınlar ama diğer karakterlerin yanında çoğu ucube gibi duruyor. Müzikleri ise hani dünya savaşı temalı filmlerdeki müzikler olur ya, işte öyleler. Fena da değiller. İki sezonun da açılışları aynı ve açıkçası pek güzel değiller. Kapanışlar ise orta seviyede.

Kısacası Moonlight Mile’ın ikinci sezonunun çevrilmesini uzun bir süre bekledim ve çevrildikten sonra nihayet seriye başladım. Lakin pek umduğum gibi, bir Planetes gibi çıkmadı. Konusu güzel ama heyecan yok. Uzay temalı animelerden hoşlanıyorsanız önerebilirim.

6 Haziran 2011 Pazartesi

Detroit Metal City

Yönetmen: Hiroshi Nagahama
Stüdyo: Studio 4C
Tür: Komedi, Müzik
Yapım Yılı: 2008
Bölüm Sayısı: 12
Anime Puanı: 10/9



Detroit Metal City veya kısa DMC, 2008 yılında çıkmış bir OVA (Original Video Animation) serisidir ve her bölümü 13 dakikadan oluşmaktadır. TAF 2009’da (Tokyo International Anime Fair) OVA dalında en iyi eser seçilen DMC adını KISS adlı grubun Detroit Rock City adlı singlesinden almıştır.

Soichi Negishi genç ve çekingen bir çocuktur. Okumak için Tokyo’ya gitmiştir ve en büyük hayali pop yıldızı olmaktır. Fakat kaderin onun için başka planları vardır. Genç Negishi her nasıl olmuşsa Detroit Metal City’nin bestecisi ve vokalisti olmuştur. DMC, bir heavy metal grubudur ve Negishi’nin canlandırdığı solist Johannes 2. Krauser cehennemden kaçan bir terörist, genç yaşta annesini ve babasını öldüren, öldürdükten sonra tecavüz eden, iblis kral vs. olarak tanımlanmaktadır. Yani anlayacağınız Negishi sahnede tamamen karakterinin zıddı bir adam kılığına girmektedir.

DMC’nin aslında öyle belli bir konusu yok. Her bölüm DMC’nin giderek daha popüler oluşunu ve Negishi’nin komik hayatını izliyoruz. Her bölüm farklı bir konuyu ele alıyor, yani akıcı bir hikaye yok. Önde tutulan daha çok mizah ve argo. Hatta hayatımda izlediğim en küfürlü anime DMC. Peki bu kötü mü? Bence hayır çünkü animeyi izlenir kılan bu unsurlar. Konuşmaların çoğunda kopuyorsunuz ve mizah unsuru çok güzel işlenmiş. Negishi’nin Krauser olarak yaptıkları gerçekten inanılmaz. Sahne şovları, absürtlükleri gerçekten izlemeye değer.

Animenin en kötü yanı ise çizimleri. Birkaç sahne performansı hariç görüntü daima kare veya dikdörtgen şeklinde. Anlatması biraz zor, bir manga düşünün ve bir resim karesini alarak ekrana yapıştırın. İşte DMC’de de çizimler böyle, manga gibi. Alttaki resimlerden daha iyi anlayabilirsiniz. Karakter çizimleri de açıkçası pek güzel değil. Neden böyle bir yola başvurulmuş bilmem (belki kolaylarına gelmiştir) ama keşke böyle yapmasalarmış. İlk bakışta bu çizimlere alışmak gerçekten zor. Müzikleri ise on numara. Aslında öyle ağır heavy metal müziği değil yaptıkları ama sözleri gerçekten ilginç. Özellikle açılış parçası da olan Satsugai şahane:)

Sonuç olarak Detroit Metal City sadece eğlenmek amacı ile izlenebilecek kısa bir ova seri. Ben izledim ve çok güldüm. Ayrıca kesinlikle +18 bir animedir.

3 Haziran 2011 Cuma

Kimi ni Todoke

Yönetmen: Hiro Kaburaki
Stüdyo: Production I.G.
Tür: Komedi, Okul, Romantizm
Yapım Yılı: 2009
Bölüm Sayısı: 25 + 12
Anime Puanı: 10/8



Kimi ni Todoke, Sawako Kuronoma adlı liseye başlayan bir kızın okul hayatını ve arkadaş ilişkilerini konu alıyor. Sawako, Halka adlı filmdeki (tabi orijinal Japon versiyonundaki) Sadako’ya benzediğinden ona Sadako lakabı takılmıştır. Bu benzerlikten dolayı Sawako sürekli yanlış anlaşılmalara maruz kalmıştır. Öyle ki, Sawako’nun insanları lanetleyebileceği ve hayaletleri görebileceği dilden dile dolanmıştır. Bu tür yanlışlıklardan dolayı Sawako içine kapanık, insanlarla iletişim kurmakta zorlanan ama elinden geleni de yapmaya çalışan birisidir. Buna rağmen liseye başladığında Ayane ve Chizuru ile arkadaş olmayı başarır ve ilk olarak hayranlık beslediği fakat daha sonra aşık olduğunu fark ettiği Kazehaya ile de samimiyetini arttırmaya başlar. Nitekim seri boyunca Sawako’nun arkadaşları ile yaşadıklarını, Kazehaya ile olan ilişkisini kimi zaman komik, kimi zaman ciddi bir şekilde izliyoruz.

Kimi ni Todoke’nin ikinci sezonu da ilkinin bıraktığı yerden devam ediyor. Çok büyük bir yenilik katmayan (birkaç karakter dışında) ikinci sezon daha açıkçası birinci sezona çok benziyor ve sanki tekrarı olmuş gibi.

İçerik olarak Kimi ni Todoke klasik okullu, komedili ama romantik yönü daha ağır basan animeler arasına giriyor. Animede ortam genelde eğlenceli geçiyor fakat bazı şeyleri biraz fazla uzatmışlar. Örneğin bir olay meydana geliyor ve bu olay uzatılabildiği kadar (özellikle Sawako’nun kendi kendine olan iç konuşmaları ile) uzatılıyor. Ayrıca yine Sawako değişik ve ilginç bir karakter olmasına rağmen bazen bana mı öyle geldi bilmem ama aşırı aptalmış gibi davranıyor. Hal ve tutumları ile değil ama düşünceleri yüzünden birkaç kez ekrana “salak” diye bağırmışlığım var:) Yani demek istediğim bazen çok kasıntı davranıyor. Bunlara karşın animenin espri ve mizah anlayışı sağlam. Kahkahalar ile beni güldürmeyi başaran birçok sahnesi mevcut. İkinci sezonu ise dediğim gibi birin tekrarı gibi çünkü (biraz spoiler olacak gibi) Sawako ile Kazehaya’nın ilişkileri sanki o kadar şey olmamış gibi aniden başa dönüyor ve ilk serideki Kurumi yerine de Kento Miura gelmiş gibi. Açıkçası ikinci sezon sadece 12 bölüm ve bana biraz gereksiz geldi. Bu arada, Kimi ni Todoke’nin mangası hala devam ediyor.

Animenin en büyük artılarından biri de çizimleri. Özellikle karakter çizimleri çok hoşuma gitti. Karakterler öyle abartılı, kocaman gözlü anime karakterleri değil ve bilhassa yüz hatları çok hoş. “Chibilik” efektleri de yerli yerinde kullanılmış ve seriye cuk oturmuş. Müzikleri öyle ahım şahım değil ama animeye de yakışmışlar.

Özetle Kimi ni Todoke izlediğim en iyi okul içerikli anime değil ama iyiler arasına girmeyi de hak ediyor. Romantik yönü ağır basan okul temalı bir anime arıyorsanız Kimi ni Todoke’yi önerebilirim.