Yönetmen: Junichi Sato
Stüdyo: Toei Animation
Tür: Fantastik, Macera
Yapım Yılı: 1993
Bölüm Sayısı: 200
Anime Puanı: 10/8
Anime dünyası ile haşır neşir olan herkes, özellikle çocukluğu 90’lı yıllara denk gelenler Sailer Moon’u, yani Ay Savaşçısı’nı muhakkak bilir ve izlemiştir. Genel olarak bakıldığında anime bayan karakterleri ve büyü içerikli olduğu için kızlara hitap ediyor gibi gözükse de, her erkek izlemedim dese dahi mutlaka bir iki bölümünü izlemiştir. Hatta benim gibi arkadaşlarına işim olmaz deyip evde tek bölümünü dahi kaçırmayan çok insan vardır.
Sailer Moon’un kahramanı Usagi Tsukino. Kendisi ortaokula gitmektedir ve bir hayli sakardır. Günün birinde okula giderken küçük çocukların alnında yara bandı olan siyah bir kediye sataştığını görür. Usagi kediyi kurtarır ve alın bandını da çıkarır. Kedinin alnında ay simgesi vardır ve ansızın kedi konuşmaya başlar. Luna adındaki kedi Usagi’nin kaderinde dünyayı kurtarmanın yazdığını ve onun Sailer Moon olarak kötülüklerle savaşması gerektiğini söyler. Böylelikle uzun bir macera başlamış olur. Bu macerada Sailer Moon’a diğer savaşçılar, Sailer Mars, Sailer Merkür, Sailer Jupiter, Sailer Venüs (artık aklınıza hangi gezegen geliyorsa) yardım eder.
Sailer Moon aslında kendi içerisinde sezonlara ayrılmış durumda ve bunların hepsini toplarsak yaklaşık 200 bölüm ediyor. Her sezon diğerinin devamı olduğundan tek başlık altında toplamayı uygun gördüm. Seri genellikle hep aynı çizgide ilerliyor. Ortada bir süper boss vardır, birkaç bölüm ayak takımı ile dövüşülür, ardından varsa küçük boss’lar halledilir ve ardından sıra baba boss’a gelir. Akabinde dünyaya bir müddet barış gelir ve ortaya başka bir villain ve yaverleri çıkar. Bu olay seri boyunca kendisini dört beş kez tekrarlıyor.
Aslında şöyle bir düşününce Sailer Moon’un öyle müthiş bir anime olmadığının farkına varılıyor. Sonuçta ortada kamyon dolusu bölüm var ve fark ederseniz içerik hep aynı. Düşman değişiyor, bir – iki yeni güç ediniliyor o kadar. Fakat küçükken işte bu olay fark edilmiyor:) Her bölüm sanki müthiş bir şey oluyormuş gibi ekrana yapışırdık. Her bölüm aynı nakarat çıkardı karşımıza. Kızlarımızın her bölüm dönüşümünü hiç kaçırmazdık. Savaşçılar önce düşmanı hırpalar ve harikulade Ay Savaşçımız bitirici darbeyi indirir, gün mutlu biterdi. Tabi karizmatik Smokinli Şovalye’yi unutmadan olmaz. Ay Savaşçısı sıkıştığı an ansızın ortaya çıkar, gülünü fırlatır ve iki özlü söz söyleyerek kızlarımızı kurtarıp giderdi. Demek istediğim bu anime genç yaşa hitap ediyor ve benim gibi yaşını almış olanlar için artık mazide ufak bir hatıra. Şimdi bir daha izler miyim? Hayır. Gerçi 200 bölümü iki kez üst üste izlemiş olmama rağmen son bölümü ikisinde de kaçırmıştım. O zamanlar internet de yoktu ki indirelim:) Buna rağmen son bölüme bir göz atmak istiyor muyum? Hayır.
Her ne kadar Sailer Moon kendisini tekrarlıyor desek de başta karakter bolluğu olmak üzere 200 bölüm boyunca konu aynı olsa da farklı düşmanlar ve farklı mekânlar çıkarması gerçekten büyük bir başarı. Öyle her bölüm yeni bir düşman, yeni bir alt senaryo yaratmak bayağı bir emek ve yaratıcılık ister. Zaten bu kadar bölümü izletebilmesinin sebebi de bu. Az önce bahsettiğim dost veya düşman olsun birbirinden ilginç karakterlerinin olması seriye renk katıyor. Lakin benim seneler boyu anlamadığım bir şey var. Animenin ilerleyen bölümlerinde başka bir güneş sisteminden üç tane savaşçı geliyordu. (Türkçesini tam bilmiyorum ama Sailer Star… diye devam ediyordu ve bunlar siyah giyiniyordu.) Bu savaşçılar dünyamızda oluğunu inandıkları prenseslerini arıyorlardı. Şimdi, bunlar erkek ve konser vererek şarkıları ile prenseslerine mesaj göndermeye çalışıyordu. Hatta kızlar falan hep hayrandı bunlara. Buraya kadar tamam ama bunlar savaşçılara dönüştüklerinde göğüsleri çıkıyordu:) Yani erkekler kıza dönüşüyordu? Şimdi, ben doğru muyum yoksa kaçırdığım bir nokta mı var? Bu ilginç deneyimimden de bahsetmek istedim:)
Sailer Moon’nun çizimleri eski ama klasik anime çizimi şeklindeler. Rengârenk saçlar, kocaman gözler, uzun bacaklar, ilginç ucube düşmanlar ne ararsanız var. O yıllara göre oldukça iyiler. Müziklerini ise hatırlayamıyorum:) Zaten ben Almanca dublaj versiyonlarını izlediğim için müzikleri farklı. Bu yüzden orijinal müzikleri hakkında hiçbir fikrim yok.
İlk paragrafımda da bahsettiğim gibi Sailer Moon’u anime izlemeyen bir insan bile muhakkak bir bölümüne denk gelip izlemiştir. Günümüzde izleyenler var mıdır bilemiyorum ama ben zamanında, ilk çıktığında izleyebildiğim için kendimi şanslı hissediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder