Yönetmen: Morio Asaka, Tetsuro Araki, Shigeyuki Miya, Ryosuke Nakamura, Atsuka Ishizuka
Stüdyo: Madhouse Studios
Tür: Dram
Yapım Yılı: 2009
Bölüm Sayısı: 12
Anime Puanı: 10/9
Aoi Bungaku Series, yani Blue Literature Series, yani Mavi Edebiyat Serisi adlı anime içinde farklı altı adet konu barındırıyor. “Sanat eserleri mavidir” sloganı ile yola çıkan anime, bizlere Japon edebiyatının dört farklı yazarının altı farklı eserinin anime versiyonunu sunuyor.
Dediğim gibi, 12 bölümlük anime içinde altıya bölünmüş durumda ve her birinin konusu ayrı. Kısaca konulardan bahsedecek olursam;
No Longer Human (Ningen Shikkaku): Osamu Dazai’ya ait olan bu eserde zengin bir aileden gelen bir gencin hayatının nasıl anlamsızlaştığını ve kendisinin insanlıktan giderek nasıl uzaklaştığı anlatılıyor. Bu eser animenin ilk dört bölümünü oluşturuyor.
In the Forest, Under Cherries in Full Bloom (Sakura no Mori no Mankai no Shita): Uzun adıyla Ango Sakaguchi’nin bu eseri 12. yüzyılda geçiyor ve dağlarda yaşayan bir hırsız ile güzel bir kadının aşkını anlatıyor. 5. ve 6. bölüm bu esere yer veriyor.
Kokoro: Natsume Soseki’nin eseri 1914 yılında geçiyor. Tokyo’da dul bir kadının ve kızının evinde kiracı olarak yaşayan genç bir adam, evde yaşaması için eskiden beri tanıdığı uzun, yapılı ve içine kapanık arkadaşını da davet eder. Fakat bu adam evin kızına aşık olur ve iki arkadaşın arası açılmaya başlar. 7. ve 8. bölüm Kokoro’ya ait.
Run Melos! (Hashire, Melos!): Yine Osamu Dazai’ya ait olan bu eserde Takada adındaki senaryo yazarından Run Melos adındaki ve yunan mitolojisine dayanan eserin tiyatroya uyarlanması istenir. Fakat Takada senaryoyu yazdıkça kendi anıları da aklına gelir. Run Melos! 9. ve 10. bölümden oluşuyor.
The Spider's Thread (Kumo no Ito): Eserin sahibi Ryunosuke Akutagawa. Hayali ve fantastik bir şehirde Kandata adındaki azılı suçlu terör estirmektedir. Nitekim sonunda ele geçirilir ve kral tarafından idam edilir. Kandata cehenneme düşer ama tepede süzülen bir ışık huzmesinden bir örümcek ağı önüne düşer. Bu ağıyı atan örümceği Kandata yaşarken öldürmemiştir ve bu Kantada’nın hayatında iyi olarak yaptığı tek şeydir. 11. bölüm bu esere ait.
Hell Screen (Jigoku Hen): Eser sahibi yine Ryunosuke Agutawa’dır ve aslında bu bölüm 11. bölümle bağlantılı olarak sunulmuştur. Yine aynı fantastik şehirde yaşayan ve bir ressam olan Yoshihide’den kral kabrinin bulunduğu kulenin duvarlarına şehrini çizmesini ister. Lakin Yoshihide’nin şehirde gördüğü tek şey acı ve ıstırap, yani cehennemdir. Son bölüm Hell Screen’den oluşmaktadır.
Aoi Bungaku Series’de klasik Japon eserlerinden altı tanesi anime olarak karşımıza çıkıyor ve yukarıda konularını kısaca özetledim. Doğal olarak konular farklı olunca her birinin atmosferi, geçtiği zaman dilimi, işlenişi ve hatta az sonra bahsedeceğim çizimleri de farklı. Benim favorim Cherries in full Bloom çünkü hem rengârenk çizimleri, hem ilginç konusu ile en çok o dikkatimi çekti. Bir dağ adamının âşık olunca her şeyi yapabileceği, hiçbir şeyden korkmayan bir adamın kiraz ağacından nasıl ve neden korktuğu çok güzel anlatılmış. İkinci sıram Run Melos’a ait. Hem sahne oyunu hem gerçeklik bir arada çok güzel işlenmiş. Üçüncülüğü ve dördüncülüğü Agutawa’nın eserlerine, Spiders Thread ve Hell Screen’e verdim. Hem Kantada’nın hem de Yoshihide’nin hikâyesi, rengarenk çizimleri ile birleşince güzel bir yapım çıkıvermiş. Beşinci sıraya Kokoro’ya koydum çünkü ikinci bölümü bence gereksizdi. Son sıraya ise animenin en uzunu, ilk dört bölümüne sahip olan No Longer Human’a koydum. Bana göre konusu çok ağır ve yavaş ilerliyor. Karanlık çizimlerle de birleşince pek sevemedim. İlk No Longer Human’la karşılaşınca acaba tüm anime böyle midir diye endişelendim ama neyse ki asıl güzeller ondan sonra geldi.
Animenin çizimlerine gelirsek; yukarıda fark ettiyseniz animenin beş farklı yönetmeni var. Dolayısıyla nasıl içerik farklı ise çizimler de o kadar farklılık gösteriyor. No Longer Human’ın çizimleri gerçekçi ama karanlık, mat ve kimi zaman buğulular. Buna karşın Cherries in Full Bloom’da rengârenk çizimler kullanılmış ve karakterler tam anime karakterlerine dönüştürülmüş. Kokoro’da ise yine gerçekçi çizimlere geçilmiş ama No Longer Human’daki gibi karanlık bir ortam yaratılmamış. Run Melos’un çizimleri de Kokoro’ya çok benziyor. Tek fark karakterler diyebilirim. Spiders Thread ile Hell Screen ise bambaşka bir âlem. Rengârenk ve fantastik bir ortam yaratılmış ve doğal olarak karakterleri de ona göre. Altta her bir serinin ayrı olarak resmini koydum. Rahatça inceleyebilirsiniz.
Aoi Bungaku Series’in müzikleri de çok güzel ama animenin bir açılışı yok. Onun yerine Sakai Masato (kapaktaki adam) adında aktör olan bir abimiz ekrana geliyor ve bize gerekli bilgileri veriyor. Hani eskiden Gizli Dünyalar gibi programlar vardı, orada da bir bey amca çıkar ve içerik hakkında bizi bilgilendirir ve konuya geçirdik. Aynı şey burada da geçerli. Sakai Masato ilk olarak eser sahibini tanıtıyor ve ne şartlar altında, o zamanki ruh hali nasıldı, eseri ne zaman yazdı, hayatından kesitler sundu mu vs. gibi ilginç bilgiler veriyor ve bize eseri izlemesi kalıyor. İlk olarak garibime gitti ama çok da güzel yapmışlar. Kapanış müziğini ise pek sevmedim.
Sonuç olarak Aoi Bungaku Series ilginç bir yapım ve ilk olarak No Longer Human karşıma çıkınca açıkçası eyvah demiştim ama diğer eserler tüm kuşkumu sildi süpürdü. Anime tamamen yetişkinlere hitap ediyor ve Japon edebiyatının bu altı eserini izlemenizi size tavsiye edebilirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder