Stüdyo: David Production
Tür: Macera, Fantastik
Yapım Yılı: 2009
Bölüm Sayısı: 27
Anime Puanı: 10/6
The Book of Bantorra, Ishio Yamagata’ya ait Tatakau Shisho (Fighting Librarians) adlı romanlarından uyarlanmış bir animedir.
The Book of Bantorra’nın geçtiği dünyada ölen insanlar taştan kitaplara dönüşmektedirler. Bu kitaplar Bantorra Kütüphanesi’nde saklanır ve bir kitaba dokunan kişi, o kitabın sahibinin tüm yaşadıklarını görebilmektedir. Yani ölen insanlardan çıkan bu kitaplar bir nevi databank özelliği taşımaktadır. Bantorra kütüphanesinin sorumlularına Armed Librarians (Silahlı kütüphaneciler) denilmektedir ve başta Müdür Hamyuts Meseta olmak üzere tüm silahlı kütüphanecilerin özel güçleri bulunmaktadır. Bantorra kütüphanesinin en büyük düşmanı da Shindeki Kilisesidir. Seri boyunca Silahlı kütüphanecilerin Shindeki kilisesi ile olan mücadelelerine, yaptıkları görevlere, kısacası yaşadıkları maceralara şahitlik ediyoruz.
The Book of Bantorra’nın senaryosu ilk başta ilgi çekici görünse de aslında animenin en zayıf tarafı. Öncelikle ortada belirli bir senaryo yok. Bölümler kopuk kopuk ilerliyor ve birkaç ayrıntı ile birbirlerine bağlanmış. Örneğin ilk bölümde adı geçen Olivia Litlet ancak son birkaç bölümde ortaya çıkıyor. Bunun gibi küçük ayrıntılarla bölümler arasında bağlantı kurulmuş ama konu ve işleniş gerçekten vasat. Yani Animenin son üç dört bölümünü izleseniz bile olur. Sadece kim kimdir bilemezsiniz ama konuyu kavramakta zorlanmazsınız.
The Book of Bantorra’nın zayıf konusunu bol karakterleri ve başarılı aksiyon sahneleri ancak toparlayabilmiş. Öncelikle karakterlerden bahsetmek gerekirse; animede gerçekten sayamayacağım kadar çok karakter var ve hepsinin özellikleri ve karakterleri birbirinden farklı. Üstelik kimin ne zaman öleceğini kestiremediğinizden (evet, animede iyi karakterler de ölüyor) olaya bir gerçekçilik havası hakim. Karakterler bakımından tek sıkıntı, serinin ana karakteri olan Hamyuts Meseta’ya göre adam gibi dişli bir karakter yok. Bir psikopat, anti-kahraman olan deli kadın Hamyuts Meseta gerçekten başarılı bir karakter ama şöyle ölümüne dövüştüğüne şahit olamıyoruz. Ayrıca Noloty adındaki karakterimiz eminim Code Geass’taki Suzaku ile karşılaşsa çok iyi anlaşırlardı. Uzun zamandır bu kadar itici bir karakter görmemiştim. Dövüş sahneleri ise animede bolca mevcut ve şiddet unsurları kullanılmaktan da kaçınılmamış. Tamam, aşırıya kaçılmamış ama en azından darbe yiyen adamdan kan çıkıyor (Guin Saga’daki gibi ikiye bölünen bir canavardan kan çıkmaması, kılıcın tertemiz kalması gibi bir olay da olabilir di:) ve sahneler kendisini izlettiriyor. Zaten bu sahneler de olmasa baygın konusu pek az çekilirdi.
Animenin çizimleri ise gerekten kaliteli. Gerçekçi karakterler de mevcut, saçları yeşil olanlar da. Arka plan, yani mekan tasarımları da gerçekten harika. Sizi o döneme götürmeyi başarabiliyorlar. Tek ilgimi çeken şey, Başta Hamyuts Meseta olmak üzere neredeyse bütün bayan karakterler gereğinden fazla büyük göğüslere sahipler. Hatta normal göğüslere sahip bir karaktere tahta göğüslü dediklerinde bu kocamanlığın bu diyarda normal olduğu anladım:) Bantorra’nın müzikleri ise çizimlerinin yanında biraz gölgede kalıyor. Çünkü ilk açılış parası gerçekten çok kötü. Kapanış parçaları fena değil, bölüm içerisinde çalan müzikler ise idare eder.
The Book of Bantorra benim gözümde pek kaliteli bir yapım değil. İzlenebilirliği var, izlenilemeyecek kadar kötü değil ama başta senaryo olarak çok daha iyi olabilirdi. Ben varsa diğer alternatiflerinizi değerlendirmenizi öneririm. Bantorra’yı izleme listenizin en sonuna olmasa da sonlara atabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder