Stüdyo: Production I.G
Tür: Aksiyon, Doğaüstü
Yapım Yılı: 2011
Bölüm Sayısı: 12
Anime Puanı: 10/4.5
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOrFOpsD7ah4-YJ-C07dcqCToYda7wwS4ARRjfDiS6oZsCfwGVJFE4EXJoiP_3lULdNXnbfbu3PVUOycy5LDklRUQ5qy2Ge-8oGBeu83nCSMsRDZZjexhS-30A72v-YGmbvR3DeJuWGURT/s320/kapak.jpg)
Blood The Last Vampire ve Blood+’dan sonra Production I.G, senaryosunu CLAMP’ın ele aldığı yeni bir seri olan Blood-C ile Blood serisine bir yenisini daha ekledi. İçerik olarak ana karakterin adının “Saya” olması dışında Blood+ ile Blood-C arasında hiçbir bağlantı yoktur.
Saya Kisaragi, nazik ve biraz da sakar olan normal genç bir kızdır. Babası ile bir tapınakta yaşayan Saya kahveyi çok sevmekte, gündüzleri okula gitmekte, arkadaşları ile iyi geçinmekte ve geceleri de “Furukimono” adındaki (Eskiler anlamında, Türkçe çevirisinde Ata denilmiş) yaratıkları öldürmektedir. Bu yaratıklar bir nevi canavardır insan eti ile beslenmektedir. Saya da 12 bölüm boyunca bunlarla mücadele etmektedir.
Blood-C’nin hikâyesi ilk bakışta ilginç gelebilir ama kesinlikle değil. Animeye neden düşük puan verdiğime gelirsek; öncelikle animenin konusu gerçekten berbat. Bu Saya her gün canavar avlıyor, etraf kan gölüne dönüyor, insanlar ölüyor ama kimse hiçbir şey fark etmiyor. Gerçi bunun nedeni animenin sonunda belli oluyor ama animenin sonu ve olayların seyri daha da vahim. Bundan bahsedersem animenin dönüm noktasını söylemiş olurum bu yüzden söylemiyorum ama sonlara doğru hikâyenin akışı gerçekten gülünç. Son iki bölümde ortaya çıkan ve kim olduğunu zaten çok önceden tahmin edebileceğiniz vatandaş ve yaptığı açıklamaları ben gülerek izledim. Bir de her bölüm Saya’nın okul üniforması kan içinde kalıyor, yırtılıyor ama ertesi gün cillop gibi okula gidiyor. Bir de bu Saya karakterinin ruh hali gerçekten aptalca olmuş. Kız gidiyor yaratığı katlediyor ama ertesi gün şarkılar söyleyerek okula gidiyor, kafede hoşça vakit geçiriyor vs. Yani konu bütünlüğü gerçekten çok kopuk ve anlamsız. Ayrıca animenin adı Blood olduğu için sakın vampir beklemeyin. Abuk sabuk yaratıkların vampirlerle hiç alakası yok. İlk paragrafta da bahsettiğim üzere Blood+ ile Blood-C’nin tek ortak noktası Saya adının geçmesi. Kısacası demek istediğim, Blood-C’nin hikâyesi son zamanlarda gördüğüm en berbat senaryolardan birisi.
Blood-C’nin en güzel yanı ise dövüş ve katliam sahneleri. Dövüş sahneleri gerçekten estetik ve başarılı. Katliam sahneleri de çok iyi fakat sansür olayı olmasaymış mükemmel olurmuş. Kopan uzuvlar genellikle siyah veya beyaz çizgilerle sansürlenmiş ve çok fazla kan fışkırıyorsa buğu efekti kullanılmış. Televizyon için belki bu kadar şiddet fazla gelmiş olabilir ama muhakkak sansürsüz bir versiyonunun da yayınlanması gerekir.
Görsel olarak Blood-C çok başarılı. Bahsettiğim dövüş sahneleri ve şiddet unsuru çok güzel yansıtılmış. Çizimler bakımından tek beğenmediğim yanı Saya’nın orantısız saçları. O nasıl saç şeklidir, anlayamadım. Açılış ve kapanış parçaları da gayet başarılı ama bölümler esnasında çalanları pek beğenmedim.
Toparlamak gerekirse; Blood-C bana göre tam bir hayal kırıklığı ve Blood+’nın yanına bile yaklaşamaz. Animenin 12 bölüm olması ve şiddet sahnelerinin başarılı olması animeyi bir nebze izlenebilir kılsa da ortada adam gibi bir senaryo olmayınca bunların anlamı da kalmıyor.
Bu arada, Blood-C’nin Haziran 2012’de anime filmi çıkacakmış. Yarım biten sonu böyle tamamlamak niyetindeler. Ben izler miyim? Hayır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder