Stüdyo: J.C. Staff
Tür: Komedi, Romantizm
Yapım Yılı: 2012
Bölüm Sayısı: 12
Anime Puanı: 10/7
Kaito Kirishima, artık birçok animeden alıştığımız üzere sıradan bir lise öğrencisidir. Bir akşamüstü dedesinden kalma kamerasıyla etrafı çekerken ansızın havadan gelen bir ışık dalgası görür ve ışığın yarattığı etki ile barajdan aşağıya düşer. Elbette kötü son gerçekleşmez ve Kaito gözlerini evinde, odasında açar. Tek hatırlayabildiği ise hayal meyal barajdan düştüğü ve bir elin onun elini tuttuğudur. Ertesi gün ise okulu yeni bir kız öğrencinin dedikodusu ile çalkalanmaktadır. Ichika Takatsuki adlı yeni kız fiziksel özellikleri ile herkesin dikkatini çekmektedir. Bu arada, Kaito ve arkadaşları yaklaşan yaz tatilinde kendi aralarında bir film çekmeye karar verirler ve biraz da şansla da olsa bu filme yeni kız Ichika ve onun ilk arkadaşı garip Remon (veya Lemon) Yamano da dahil olur. Böylelikle beş kişilik bir arkadaş gurubu önceleri film çekmeye başlasa da günler geçtikçe birbirleri ile olan arkadaşlıkları, Ichika’nın sırrı ve aşkları derken film olayı gölgede kalmaya başlar ve ilişkiler ön plana çıkar.
Anno Natsu de Matteru (Waiting in the Summer) adlı anime hızlı bir giriş ile start alıyor. Ichika’nın dünya dışından gelmesi (spoiler sanmayın, daha ilk bölümden beri belli çünkü) ve etrafına uyum sağlamaya çalışması ve en önemlisi Kaito ile karşılaşması falan çok hoş. Fakat 4. ve 5. bölümden son iki bölüme kadar anime tam bir klişe olan o onu seviyor, onu seven diğerini seviyor, sevilen de ötekini seviyor olayına bürünüyor ve açıkçası ilk bölümlerde aldığım tadı bir daha alamadım. Ichika’nın olayı tamamen arka plana itiliyor ve tamamen aşk üçgenlerine, hatta dikdörtgenlere ağırlık veriliyor. Son iki bölümde de yine Ichika’nın olayına dönüp fena da olmayan bir sonla anime sona eriyor. 12 bölüm animeye tam yetmiş çünkü daha fazlası şahsen bana fazla gelirdi. Pozitif olarak ise animenin komedi yönü hoş ve hafiften dekolte olayları ile güzel süslenmiş. Ayrıca Ichika’nın MIB’ten (Men in Black) korkması falan küçük ama hoş bir ayrıntı olmuş. Bu arada, sanırsam anime doksanlı yıllarda geçiyor çünkü bir tane bile bilgisayar veya cep telefonu göremedim.
Animenin çizimleri hoş ve klasik anime çizimleri. Rengarenk saçlar ve kocaman gözlerle göğüsler yine bizlerle. Mekan çizimleri güzel, anime yaşatman istediği atmosferi çizimleri ile yansıtmayı başarmış. Tek dikkatimi çeken yaz tatili olmasına rağmen bazı günler yine üniformalarını giyiyorlar. Hani film çekmek için diyorum, giydikleri bölüm kameraya el sürmüyorlar. Yani yaz tatilinde olacaksın da mecbur olmadıkça üniforma giyeceksin? İlgincime gitti. Müzikler ise orta şekerli, açılış ve kapanışta sevmesem de animeye uygun müzikler seçilmiş. Bölümler esnasında çalan parçalar da hiç fena değil. Seslendirmelerde ise Kanna’nın seslendirmesi benim çok hoşuma gitti. Hanazawa Kana’dan sonra en beğendiğim ikinci seyyu Ishihara Kaori oldu diyebilirim.
Ano Natsu de Matteru internette gördüğüm kadarı ile Onegai Teacher ile sıkça karşılaştırılmış ve kaba olacak ama çakması olarak nitelendirilmiş. Zaten Ano Natsu de Matteru’nun ekibinde Onegai Teacher ve Onegai Twins’te görev yapmış birkaç kişi mevcut. Gerçekten çok mu benziyor, çok mu kırpılmış bilemem çünkü Onegai serilerini ben izlemedim ama Ano Natsu de Matteru’yu tek başına ele aldığımda anime bence sade, ancak alternatif olabilecek kaliteye sahip vasatı ancak geçmiş bir anime.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder