19 Mart 2013 Salı

Kokoro Connect

Yönetmen: Shinya Kawamo
Stüdyo: Silver Link
Tür: Dram, Romantik, Komedi
Yapım Yılı: 2012
Bölüm Sayısı: 13 + 4
Anime Puanı: 10/9















Türkçeye çevirdiğimizde “Yürek Bağı” anlamına gelen Kokoro Connect, beş sıradan lise öğrencisinin sıra dışı yaşadıklarını konu alıyor. Taichi, Nagase, Inaba, Yui ve Aoki, Kültür Araştırma Kulübü’nün üyeleridir. Günün birinde ansızın ve rasgele birbirleri arasında vücut değiştirmeye başlarlar. (Örneğin Taichi’nin ruhu Inaba’ya, Yui’nin ruhu Nagase’ye) Vücut değiştirme olayı dediğim gibi rasgele süregelir ve kimin hangi arkadaşının vücuduna geçeceği asla belli olmamaktadır. Yarım saat ile bir saat arası süren bu “fenomen” zaman dolduktan sonra sona ermekte ve ara fazla uzamadan yine meydana gelmektedir. Beş arkadaş ne olup bittiğini çözmeye çalışırken sınıf öğretmenleri Goto’nun bedenine girmiş ve kendisine “Heartseed” yani en yakın olarak Kalp Tohumu adı veren bir varlık ekibe onları ilgi çekici bulduğunu ve bu fenomen ile arkadaşlıklarını sınayarak onları uzaktan izleyeceğini söyler. Elbette ekip önce karşı çıkar ama karşı koymak bir işe yaramaz çünkü karşılarında “öte” bir varlık vardır. Beş arkadaş da ellerinden geleni yaparak birbirlerini vücut değişikliği sırasında kollamaya ve aynı zamanda kendilerini yeniden keşfetmeye başlarlar.

Beş kahramanımızı kısaca tanıyacak olursak;

Yaegashi Taichi: Amerikan güreşi hayranı olan Taichi elbette ilk olarak amerikan güreşi kulübüne girmek ister ama doğal olarak böyle bir kulüp yoktur. Taichi de Kültür Araştırma Kulübü’ne katılmaya karar verir. Kişilik olarak ise kendinden önce her zaman arkadaşlarını düşünmekte ve onları kollamaya çalışmaktadır.

Nagase Iori: Genelde etrafa neşe saçarak gezen Nagase, kulüp seçimini heyecanlı ve sürpriz olsun diye öğretmenlerine bırakmıştır. Onlar da Nagase’yi Kültür Araştırma Kulübü’ne koymayı uygun görmüşlerdir. Nagase kişilik olarak etrafa renk katsa da aslında içten çok farklıdır.

Inaba Himeko: İlk olarak Bilgisayar Kulübü’ne giren fakat kulübün başkanı ile yaşadığı kavga nedeni ile Kültür Araştırma Kulübü’ne giren Inaba, sert ve disiplinli bir kişiliğe sahiptir. Genelde ekibin gizli liderliğini yapmaktadır ama taviz vermez kişiliğinin altında da iyi bir arkadaştır.

Yui Kiriyama: Küçüklüğünde karate eğitimi almış ve sevimli şeylerden hoşlanan Yui, ilk olarak Fantezi Kulübü’ne girmek ister fakat kulüp kapatılmış olduğundan Kültür Araştırma Kulübü’ne dahil olur. Çevresindeki insanlarla iyi geçinen Yui, erkeklere ise biraz mesafeli davranmaktadır.

Aoki Yoshifumi: Taichi’nin en iyi arkadaşı olan Aoki, var olduğu sandığı “Players” (kız tavlayanlar) kulübüne dahil olmak ister ama böyle bir kulüp olmadığından Kültür Araştırma Kulübü’ne girer. İyi niyetli bir çocuk olan Aoki aynı zamanda Yui’ye de aşıktır.

Kokoro Connect, “Vücut Değiştirme” teması ile başlıyor ama içerisinde toplam dört temaya ayrılmış durumda. İlk beş bölüm yukarıda da anlattığım Vücut Değiştirme ve olanları konu alıyor ve bu ilk beş bölüm için on üzerinden on diyebilirim. Komedi yönü olsun, dram yönü olsun tam kıvamında ve işin içince kız vücuduna erkek girme gibi sakıncalı:) bir durum girince araya çok güzel ve fazla abartmadan “ecchi” sahneler de serpiştirilmiş durumda. İlk beş bölümde ben çok eğlendim ve zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.

6. ve 10. bölümlerde ise Vücut Değiştirme bitiyor ve yerini “Duygu Patlaması” adlandırabileceğim fenomene bırakıyor. Bu fenomen ile karakterlerimiz bir şeyi çok istediklerinde kendilerini dizginleyemiyorlar. Basit bir örnek verecek olursam; vitrinde bir nesne görüyorsunuz ve onu almayı çok istiyorsunuz. Bu esnada duygu patlaması yaşayarak o nesne için elinizdeki tüm parayı harcamaya, yalvarmaya, gerekirse çalmaya bile razı oluyorsunuz. Kültür Araştırma Kulübü üyeleri de bu fenomen ile mümkün olduğunca başa çıkmaya çalışıyor. Açıkçası vücut değiştirme olayından sonra bu fenomeni biraz sönük buldum. Bu bölümler arası animenin dram yönü daha ağır basıyor ve tam anlamıyla duygu patlamaları yaşanıyor. Bana göre özellikle konuşmalar biraz fazla uzatılmış ve olaylar ağıra kaçmış. Duygu Patlaması fenomeni için kötü demiyorum ama Vücut Değiştirme olayı öyle mükemmeldi ki, ondan sonra ne gelirse herhalde sönük kalırdı.

11. ve 13. bölümlerde de Duygu Patlaması yerini Zaman Gerileme fenomenine bırakıyor. Bu fenomen ile karakterler öğlen on iki ile beş arası yine rasgele bir şekilde küçülüyorlar. Bir bakıyorsunuz Nagase 11 yaşındaki haline gelmiş, Aoki sekiz yaşındaki haline, Inaban bebek olmuş gibi örnekler verebilirim. İşin en kötü yanı ise o yıldaki hatıra ve duygularınızın sanki dün yaşanmış gibi geri gelmesi. Yine basit bir örnekle açıklayacak olursak; evlisiniz ve mutlusunuz ama zaman gerileme ile on yaşındaki halinize gittiniz. O yıllarda da ilkokul aşkınız Ayşe’ye deli gibi aşıktınız. Zaman gerileme bittiğinde ve eski halinize döndüğünüzde Ayşe’ye olan aşkınızı hatırlıyor ve ilk defa dün görmüş gibi yeniden aşkınız depreşiyor. İşte aslında böyle tehlikeli bir oyun Zaman Gerileme fenomeni. Duygu Patlaması olayından sonra Zaman Gerilemeyi ben çok daha iyi buldum. Karakterlerin küçülmeleri, çocukluk halleri ve o zamanın anılarının geri gelmesi güzel işlenmiş.

Kokoro Connect aslında 13 bölümden oluşuyor ve son dört bölüm yarımşar saatlik özel bölümler. Bu bölümlerde tema Duygu Transferi. Bu fenomen ile karakterler arkadaşlarına rasgele olarak o anki düşündüklerini yollayabiliyorlar. Yine örnek; arkadaşınıza bir doğum günü alacaksınız ve yoğun bir şekilde kafa patlatıyorsunuz. İşte bu kafa patlatmanızı ansızın başkaları da zihinlerinde duyabilmektedir. Son dört bölümü de gayet başarılı buldum ve dram yönünün hükmettiği bu bölümleri pür dikkat izledim ki son zamanlarda böyle dikkatli anime izlememiştim. Tatmin edici ama küçük bir aralık kapı bırakarak da anime sona erdiğinde uzun zamandır hissetmediğim bir tatminlik duygusu çökmüştü bana. Yani Duygu Patlaması Fenomeni biraz daha başarılı olsa dokuzun üstünde puan vermeyi düşünüyordum. Hatta ilk beş bölümden sonra anime böyle devam ederse tam puanı yapıştırırım bile demiştim.

Kokoro Connect’i bol aksiyonlu veya komedi ağırlıklı bir anime sanarak izlerseniz hata edersiniz çünkü anime bahsettiğim gibi diyaloglar üzerine, yani ilişkiler ve gelişimleri üzerine kurulu bir anime. Hatta bu yüzden resimlerinden belli olmasa da anime için yetişkin kesime hitap ediyor bile diyebilirim. Elbette ara ara komedi ve sözünü ettiğim “ecchi” olaylar mevcut ve bazen anime hızlanıyor ama bunlar genelde animenin tuzu biberi olmuş. Bu yüzden açıkçası Kokoro Connect’i bence ya benim gibi çok seversiniz ya da sıkıntıdan patlarsınız. Ortası yok gibi:) Taichi ve arkadaşlarının ilişkileri, yaşadıkları ve geçmişlerinin belirli fenomenlerle sınması şahsen benim bayağı bir ilgimi çekmeyi başardı. Bir kez daha belirteyim, animede en çok konuşmalar ön planda, fazla bir aksiyon yok.

Çizimlerine baktığımızda Kokoro Connect klasik anime tarzına sahip. Büyük göğüslü karakter belki yok ama rengârenk saçlar, kocaman gözler, neşeli suratlar yine bizlerle. Açıkçası bazen konu o kadar ciddi ve derin bir hal alıyor ki bu sevimli çizimlerle tezatlıklar oluşmuyor değil. Hani insan ilk bakışta animeyi gördü mü eğlenceli, komik, okullu mokullu bir şeydir diye tahmin ediyor. (ki ben de öyle sanıyordum) Sonuç olarak ise gayet başarılılar ve herhangi bir aykırılık göremedim. Animenin müzikleri de çizimleri kadar başarılı. Yanlış hatırlamıyorsam üç adet açılış parçası var ve son ikisini pek tutmasam da ilk açılış parçası gayet güzeldi. Kapanış parçaları ise dört adet ve tarzım değiller ama seriye de uyumları güzel. Asıl önemli olan bölümler esnasında çalan parçalar ise gayet başarılı ve atmosferi iyi tamamlıyorlar.

İçinde barındırdığı dört adet fenomen olduğu için ve dördüne de ayrı ayrı değindiğim için Kokoro Connect son zamanlarda yazdığım en uzun inceleme oldu:) Dediğim gibi, Kokoro Connect’i ya çok seversiniz ya da hiç sevmezsiniz diye düşünüyorum. Eğer aksiyondan ziyade arkadaşlık ilişkileri ve diyaloglar sizin için ön plandaysa Kokoro Connect son zamanlarda izleyeceğiniz en iyi animelerden birisi olabilir. 









9 Mart 2013 Cumartesi

K-ON Movie

Yönetmen: Naoko Yamada
Stüdyo: Kyoto Animation
Tür: Okul, Komedi, Müzik
Yapım Yılı: 2011
Bölüm Sayısı: Film
Anime Puanı: 10/8













Eiga K-ON! Adlı anime filmi, 39 bölümlük (iki sezon halinde) anime serisinin devamı niteliğinde bir film. Serinin incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.

Film hakkında aslında pek fazla anlatılabilecek bir şey yok. Benim gibi seriyi unuttuysanız şöyle kısaca bir hatırlayacak olursak; “keiongaku” yani light music (pop müzik) kulübünün ilk başlarda dört, daha sonra beş arkadaşın müzikle olan komedi yönü ağır macerasına tanıklık etmiştik. Yui, Ritsu, Mio, Tsumugi ve Azusa’nun kulüp aktiviteleri, çaldıkları parçalar ve yaşadıkları ile hiç de fena olmayan serüvenlerini severek izlemiştik. Filmde is Yui, Ritsu, Mio ve Tsumugi artık liseden mezun olacaktır (hatırlayacağınız üzere Azusa bir alt sınıf) ve mezuniyetin şerefine yanlarına Azusa’yı da alarak Londra’ya, gezmeye gitmeye karar verirler. Bizlere de kızların yaklaşık 115 dakikalık sevimli maceralarını izlemek düşer.

Eğer filmi benim gibi seriden uzun bir süre izlerseniz yaşayacağınız en büyük sıkıntı isimleri hatırlamak olacaktır:) Bunun dışında K-ON bildiğimiz K-ON. Film, anime serisinin tadını veriyor vermesine de ilk başlarda biraz ağır ilerliyor. Akabinde ekip Londra’ya gittikten sonra ise anime hız kazanıyor ve daha zevkli olmaya başlıyor. Hatta zirve bile yapıyor diyebilirim. Fena da olmayan bir sonla sona eriyor. Dediğim gibi film 115 dakika ve açıkçası yazabileceğim, seriye kızların yurtdışına çıkması dışında pek fazla bir yenilik yok. Ayrıca 115 dakika bana göre biraz uzun geldi. Yani tamam, film animenin havasını devam ettiriyor ama uzun olduğu için olaylar biraz fazla yaydırılış diye düşünüyorum. Bana göre seksen dakika civarında ve olaylar biraz daha hızlı gelişse daha iyi olur diye düşündüm. Anlatmaya çalıştığım kısaca, K-ON filmi seri gibi güzel ama süre fazla gelmiş.

K-ON’un çizimleri yine çok başarılı. Özellikle Yui başta olmak üzere karakterler çok sevimli. Yui’nin sempatik hareketleri, Azusa’nın şirinliği derken kendinizi K-ON dünyasına kaptırıveriyorsunuz. İşin içine başarılı seslendirmeler de girince (yine Yui de olduğu gibi) teknik olarak çok iyi bir iş ortaya çıkmış. Londra’da İngilizlerin başarılı seslendirmeleri, kızların “artistik” İngilizce konuşmaya çalışmalarını izlemek inanılmaz zevkli. Müzikler ise yine bilindik K-ON müzikleri. Ho-Kago Tea Time (After School Tea Time) adlı grubumuz ünlü şarkıları ile yine karşımıza çıkıyor.

K-ON başarılı bir devam filmi olmuş. Benim ilk başlarda isimleri hatırlamak dışında filmle pek bir sorunum olmadı. Dediğim gibi biraz uzun olması dışında güzel bir film. Neyse ki Londra’lı sahneler bunu fazlasıyla telafi etmiş.



4 Mart 2013 Pazartesi

Tari Tari

Yönetmen: Masakazu Hashimoto
Stüdyo: P.A. Works
Tür: Günlük Hayat, Müzik, Okul
Yapım Yılı: 2012
Bölüm Sayısı: 13
Anime Puanı: 10/7.5













Tari Tari adındaki animenin hikâyesi beş okul arkadaşının yaşantıları etrafında gelişiyor. Okulunun koro kulübünden ayrı bir kulüp kurarak sahneye çıkmak isteyen Konatsu, yaşadığı aksilikler sonucu dilediğini istediği gibi gerekleştiremez. Akabinde de geçici olarak kurduğu kulübü dağılır. Lakin kendi koro kulübü hayalinden vazgeçmez ve kültür festivali başta olmak üzere şarkı söyleyebileceği yeni bir kulüp kurmak ister. Kendisi dışında dört arkadaşını daha kulübe katarak resmi bir kulüp olmayı başarırlar ve anime boyunca bu karakterlerin birbirleri ile olan ilişkileri, kulüpleri ile verdikleri uğraş ve özel yaşantıları konu alınır.

Tari Tari’nin dediğim gibi beş tane başkarakteri var. Bunlardan ise Sakai ve Sawa daha çok ön plana çıkıyor. Karakterlerimizi kısaca tanıtacak olursam;

Konatsu Miyamoto: Kısa boyu ile enerjik Konatsu şarkı söylemeyi çok sevmektedir ve katı müdür yardımcısını karşısına almasına aldırmadan kulüp kurma ve festivallerde şarkı söyleme hayalini asla bırakmaz.

Wakana Sakai: Animenin daha çok ön plana çıkan karakterlerinden olan Sakai şarkı söylemekte ve piyano çalmakta usta olmasına rağmen annesinin vefatı üzerine müziği bırakmıştır. Konatsu’nun ricası üzerine kulübe adam eksikliğinden dolayı katılsa da müziğe gün geçtikçe tekrar ısınmaya başlar.

Sawa Okita: Konatsu’nun en iyi arkadaşı olan Sawa, atlara çok düşkündür ve atı Sabure ile her gün muhakkak yürüyüşe çıkar. Okita’nın müzikle arası iyidir ve Konatsu’nun da en büyük destekçisidir.

Taichi Tanaka: Sportif bir yapıya sahip olan Taichi, badmintonu çok sevmektedir ama okulda kimse badmintona ilgi göstermediğinden kulüp kuramamaktadır. Konatsu da Taichi’yi ilginç bir şekilde kendi kulüplerine katılmasını ikna eder.

Atsuhiro Maeda: Viyana’dan yeni geldiği için “Wien” lakabını alan Maeda, Japon kültürü hakkında pek bir şey bilmemektedir. Temiz yürekli ve iyimser yapısı ile dikkat çeken Maeda, Taichi ile dost olduktan sonra onun da yolu Konatsu’nun kulübüne düşer.

Animenin ilk iki bölümü karakterleri tanıtmak tadında geçiyor. Konatsu’nun alelacele kendi korosunu kurmasını, işlerin ters gitmesi falan derken üçüncü bölüm ise asıl senaryo başlıyor diyebilirim. Bu görüntüsü ile de Tari Tari’nin klasik eleman bulup kulüp bul kurgusuna girdiğini söyleyebilirim. Kulüp kurulduktan sonra da Sakai olmak üzere karakterlerin özel hayatlarına ve geçmiş yaşantılarına yoğunluk veriliyor. Açıkçası benim görüşüm, Sakai üzerinde fazla durulmuş. Yani beni bir yerden sonra Sakai ve merhum “mükemmel” annesi boğmaya başladı. Animenin müzikle ilgili kısımları oldukça güzel ama bireysel temalara el atıldığında bir duraksama mevcut. Bu arada, animeyi tamamen müzik odaklı (Beck gibi, K-On gibi) sanırsanız hata yaparsınız. Müzik odaklı bir anime yerine günlük hayat temalı ve müzik destekli dersek daha doğru olur. Son olarak, animenin finali ise gayet yerinde ve güzel yapılmış. Küçük bir ihtimal olsa da bir ikinci sezon kapısı daha hafif aralık bırakılmış diyebilirim.

Çizimleri bakımından Tari Tari normal ve klasik anime çizimleri arasında hoş bir denge kurmuş. Normal çizimler diyorum çünkü abartı ve rengârenk saçlar, garip tipler yok. Klasik diyorum çünkü yine kocaman gözleri ile bayan karakterler yerlerini almış durumda. Ben ise ilk başlarda karakterlerde biraz sıkıntı yaşadım. Bana mı öyle geldi bilmiyorum ama Sakai ve Sawa birbirlerine çok benziyor. Yani onları ayırt edebilene kadar birkaç bölüm geçmesi gerekti:) Bir de karakterlerin utanınca falan yüzlerinin kızarma çizimlerini pek beğenmedim. Özellikle bayan kahramanlarımız sanki fondöten sürmüş gibi etrafta gezinmeleri bana itici geldi. Animenin müzikleri ise gayet eğlenceli. Açılış ve kapanış parçaları animeye yakışmış ve başta müzik kulübünde seslendirilen parçalar olmak üzere beğenmediğim veya bu ne dediğim hiçbir parça olmadı.

Sonuç olarak Tari Tari, inişleri ve çıkışları ile fena olmayan ama çok da fazla bir şey vaat etmeyen kendi halinde, sevimli bir anime. İlle izleyin diye ısrar etmem ama izlemek isteyene de katiyen karşı çıkmam.