Stüdyo: Studio Ghibli
Tür: Günlük Hayat
Yapım Yılı: 2011
Bölüm Sayısı: Film
Anime Puanı: 10/7
Orijinal adı ile Kokuriko Saka Kara (Türkçe adı ile Tepedeki Ev), Hayao Miyazaki’nin oğlu olan Goro Miyazaki’nin Tales from Earthsea’dan sonra ikinci film denemesidir. Kokuriko aslında Fransızca bir kelime olan “Coquelicot”un Japonca söylenmiş şeklidir ve “Corn Poppy” yani gelincik anlamına gelmektedir.
Anime, Yokohama limanına tepeden bakan bir evde yaşayan 16 yaşındaki Umi Matsuzaki’yi konu alıyor. Umi her sabah düzenli olarak bahçelerindeki işaret bayraklarını (denizciler için) dalgalandırır ve düzenli olarak bunu yaptığı için denizciler arasında bir nevi ün bile yapmıştır. 91 dakikada Umi’nin aynı okulda okuduğu Shun ile olan ilişkisi, Latin Köşesi adlı kulüp binasının yıkılmaması için verilen mücadele ve sade ama içten hayatından ufak bir kesit anlatılmaktadır.
Animenin yukarıdaki paragrafımdan ziyade belirtebileceğim bir senaryosu, takip ettiği bir hikâye yok. Tepedei Ev tam bir günlük hayatı konu alan bir anime ve açıkçası bu husus bence biraz fazla kaçmış. Elbette anime kötü değil, Latin Köşesi’nin yıkılmaması için verilen çabayı izlemek hoş ama insan yinede özel bir şeyler bekliyor. Ghibli yapımları bana göre içlerinde ikiye ayrılıyor; Ruhların Kaçışı ve Yürüyen Şato gibi fantastik harika animeler ile Yüreğin Sesi ve Dün gibi günlük hayatı konu alan animeler. Ve her ne kadar harika çizimlere sahip olsalar da günlük hayat temalı animeler eğer az da olsa sıradan ve ilgi çekici bir şeyi konu almıyorsa çoğu izleyicinin benim gibi bir yerden sonra dikkati dağılabilir. Anlatmak istediğim; Umi’nin hayatı iyi hoşta ben ilgi çekici bir şey bulamadım. Dediğim gibi kötü değil ama ilginç de değil. Ne dram yönünden fazla duygulandım, ne komedi yönünden fazla güldüm. Umi sabahları uyanıyor, okula gidiyor, Shun ile konuşuyor, Latin Köşesi’ne uğruyor, uzaktaki annesini özlüyor derken son on dakika anime hızlanıyor ve bitiyor. Kısacası insanda bir etki bırakmıyor.
Tepedeki Ev’in çizimlerinden herhalde fazla detaylı bahsetmeme gerek yok. Studio Ghibli deyince çoğu insanın aklına gelen zaten harika çizimlerdir. Tepedeki Ev’de de bu hususta bir değişiklik yok. Manzara çizimleri, dağ, bayır, çimen, deniz, hepsi harika. Her kareden ayrı bir duvar kâğıdı olur desem abartmam herhalde. Karakter çizimleri de klasik Ghibli karakterleri. Her Ghibli incelememde bahsettiğim gibi bu seferde bahsetmeden geçemeyeceğim; karakterler yine diğer Ghibli animelerindeki karakterlere çok benziyor:) Müziklerde de işler gayet yolunda. Animede bolca şarkı söyleniyor ve gerek müzikleri gerekse çizimleri ile 1963 veya 1964 yılı (Tokyo olimpiyatlara hazırlanıyor ve tahminimce anime 63 veya 64 yılında geçiyor) çok güzel yansıtılmış. Seslendirmelerde ise Shun'un sesi sanki biraz kalın olmuş gibi. Yani o kalıba o ses açıkçası dikkatimi çekti.
Sonuç olarak bir Studio Ghibli yapımı olsa da çizimleri hariç Tepedeki Ev bana göre sıradan bir anime. Lakin Goro Miyazaki için ikinci anime denemesinde bir seviye daha atlamış diyebilirim. İlerleyen zamanlarda eminim başta Goro Miyazaki’den olmak üzere Studio Ghibli’den yine o harika ve fantastik animelerden biri gelecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder