Yönetmen: Toshiyuki Tsuru
Stüdyo: Madhouse Studios
Tür: Aksiyon, Dram, Bilimkurgu
Yapım Yılı: 2003
Bölüm Sayısı: 26
Anime Puanı: 10/10
Brandon Heat ve Harry MacDovel yetimhanede beraber büyümüş, çok yakın arkadaştırlar. Kendileri gibi kimseleri olmayan üç arkadaşları ile beraber dökük bir lokantada yaşamaktadırlar ve hayatlarını dalavere işler yaparak geçinirler. Onlar çalar, çırpar, dolandırır, bir sürü kavgaya karışır ve bazen karınlarını doyurmaktan ziyade geceleri aç yatarlar. Ama Brandon ve Harry yine de mutludurlar çünkü onlar özgürdür ve dilediklerini yapabilmektedirler. Brandon’un ayrıca Maria adında sevdiği bir kız vardır ama Maria’nın babası sokak serserilerinden hiç haz etmemektedir. Günün birinde Brandon ve Harry’nin başı dalaştıkları birinin abisi ile başları belaya girer. Üstelik bu adam mafya bağlantılıdır. Bu adam yüzünden Harry ve Brandon üç yakın arkadaşlarını kaybeder ve Maria’nın babası da istemeden işe karıştığı için hayatını kaybeder. Tam sıra Brandon’lara geldi derken karanlıktan bir araba çıkagelir. Arabadan inen Bear Walken adındaki esrarengiz adam olan biteni görür ve Brandon’ları öldürmek üzere olan adamı öldürür. Bu gelen adam Millenion adlı büyük mafya örgütünün baş tetikçisidir. Olaya karışma sebebi ise Maria’nın babasının aslında Millenion’un lideri, kurucusu Big Daddy’nin yakın arkadaşı olmasıdır.
Kimsesiz kalan ve üniversiteye hazırlanan Maria’yı Big Daddy himayesine alır ve son yolculuğuna uğurlamak için mezarlığa giderler. Aynı anda Brandon ve Harry’de arkadaşlarını uğurlamak için mezarlıktadırlar. Üstelik arkadaşlarını öldüren adamın adamları da peşlerindedir ve akabinde mezarlıkta silahlı çatışma çıkar. Bunu gören Maria, Big Daddy’den onları kurtarmasını ister. Big Daddy’den en iyi adamlarını yollar ve Brandon ile Harry’i kurtarır. Paçayı kurtardıkları için sevinen Harry, onları kurtaran ekibin başı olan Randy’den onları da ekibe, yani Millenion’a almasını ister. Uzun iknalar sonucu Harry Millenion’a katılır ve Brandon’da hem en iyi arkadaşından ayrı kalmamak için hem de böylelikle Maria’yı daha sık görebilirim düşüncesiyle o da Millenion’a girer.
Önce ufak işlerde çalışmaya başlayan Harry ve Brandon, Harry’nin kurnazlığı ve Brandon’un üstün silah kullanabilme kabiliyeti ile Millenion’da giderek yükselmeye başlarlar. Yıllar geçtikten sonra Harry Big Daddy’nin gerçek ailesine girmeyi başarır ve Brandon’da en iyi tetikçilerden biri olur. Ayrıca Bunji, Lee ve Paul gibi yeni arkadaşlarda edinirler. Bir gün, Harry ve Brandon Millenion’a karşı kullanılmak istenen çok güçlü bir teknolojiyi keşfeder. “Necro-Rise” adı verilen bu teknoloji ile ölüler hayata dönerek, öldürülmesi zor üstün tetikçilere dönüştürülür. Harry bu teknolojiyi ele geçirir ve Millenion için kullanmaya başlar. Aradan yıllar geçen ve Harry’nin Millenion’un başına geçme ve “özgür” olma arzusu giderek büyür. Hatta Brandon’a Big Daddy’i devirme planlarını anlatır. Ama Millenion’da tek bir kural vardır, o da “Asla ihanet etmedir” Brandon’da bu kurala uyar ve Harry’e silah çeker. Ama Brandon çocukluk arkadaşını öldüremez. Lakin Harry öyle düşünmemektedir ve Brandon’u “kendisine” ihanet ettiği için öldürür. Soranlara da Millenion’a ihanet etti der.
Aradan yaklaşık 13–14 sene geçmiştir ve Harry “Bloody” yani kanlı lakabı ile Millenion’un başına geçmiştir. Millenion artık Big Daddy’ninkinden bambaşka bir politika izlemektedir ve herkes her yerde bağlantısı olan bu örgütten korkmaktadır. “Necro-Rise” askerleri de her yerde kol gezmektedir. Ama bir gün bu öldürülemez denen askerler yok olmaya başlar. Bunu yapanın kim olduğu da çok geçmeden öğrenilir. Bu adam beyaz saçları, dev silahları ile Harry’nin en yakın can dostu Brandon, yeni adıyla “Beyond The Grave”dir. Necro-Rise teknolojisi uygulanmış olan Brandon’un aklında tek bir şey vardır, intikam…
Roman gibi konusundan anlaşılacağı üzere animede olay iki yakından da öte arkadaş arasında geçiyor. Birbirlerine canlarını emanet ederlerken nasıl düşman olduklarını soluksuz izleyeceğinizden eminim. Seri öyle alışagelmiş aksiyon ve komedi unsurları ile ilerlemiyor, aksine tam anlamıyla bir roman gibi, Baba filmi gibi insan ilişkileri, suikastler, ihanetler ve entrikalar üzerine kurulu. Tabi buna ek bilim kurgu öğeleri de karşınıza çıkmıyor değil. Kısacası GunGrave’i izlerken hiç sıkılmayacaksınız. Kurgu ilk bölümden sonra “flachback” olarak geriye gidiyor ve yaklaşık 17. bölüme kadar Brandon ile Harry’nin Millenion’a girişlerini ve maceralarını izliyorsunuz. 17. bölümden sonra ise birinci bölümden sonrasına, yani günümüze dönüyoruz. Görsel olarak GunGrave’e bakacak olursak çok iyi diyebilirim. Millenion’da bulunan her önemli karakterin kendine has özellikleri, karizması bulunuyor. Tasarım olarak da öyle abartı şeylere yer verilmemiş, normal binalar, yollar kısacası normal bir hayat karşımıza çıkıyor. Tabi ilerleyen bölümlerde Neco-Rise tetikçileri serinin son bölümlerde bilimkurgu havası almasına neden oluyor ama nereden nereye geldik diyeceğinizden bu durum hiçte kötü değil. Müzik olarak ise Gungrave şahane. Açılış parçasının sözleri yok ama görüntüler ile birleşince ortaya sade ve güzel bir giriş çıkıyor. Kapanış ise tam anlamıysa mükemmel, özellikle çalan “Akaneiroga Moerutoki” adlı parçanın uzun versiyonunu dinlemenizi tavsiye ederim.
Sonuç olarak fazla bir şey söyleyecek değilim. İlk defa bir animeye 10 üzerinden 10 verdim. Bana katılmayanlar mutlaka olacaktır ama ben bu seriyi, GunGrave’i eğer gerçek bir anime severseniz izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Tür: Aksiyon, Dram, Bilimkurgu
Yapım Yılı: 2003
Bölüm Sayısı: 26
Anime Puanı: 10/10
Brandon Heat ve Harry MacDovel yetimhanede beraber büyümüş, çok yakın arkadaştırlar. Kendileri gibi kimseleri olmayan üç arkadaşları ile beraber dökük bir lokantada yaşamaktadırlar ve hayatlarını dalavere işler yaparak geçinirler. Onlar çalar, çırpar, dolandırır, bir sürü kavgaya karışır ve bazen karınlarını doyurmaktan ziyade geceleri aç yatarlar. Ama Brandon ve Harry yine de mutludurlar çünkü onlar özgürdür ve dilediklerini yapabilmektedirler. Brandon’un ayrıca Maria adında sevdiği bir kız vardır ama Maria’nın babası sokak serserilerinden hiç haz etmemektedir. Günün birinde Brandon ve Harry’nin başı dalaştıkları birinin abisi ile başları belaya girer. Üstelik bu adam mafya bağlantılıdır. Bu adam yüzünden Harry ve Brandon üç yakın arkadaşlarını kaybeder ve Maria’nın babası da istemeden işe karıştığı için hayatını kaybeder. Tam sıra Brandon’lara geldi derken karanlıktan bir araba çıkagelir. Arabadan inen Bear Walken adındaki esrarengiz adam olan biteni görür ve Brandon’ları öldürmek üzere olan adamı öldürür. Bu gelen adam Millenion adlı büyük mafya örgütünün baş tetikçisidir. Olaya karışma sebebi ise Maria’nın babasının aslında Millenion’un lideri, kurucusu Big Daddy’nin yakın arkadaşı olmasıdır.
Kimsesiz kalan ve üniversiteye hazırlanan Maria’yı Big Daddy himayesine alır ve son yolculuğuna uğurlamak için mezarlığa giderler. Aynı anda Brandon ve Harry’de arkadaşlarını uğurlamak için mezarlıktadırlar. Üstelik arkadaşlarını öldüren adamın adamları da peşlerindedir ve akabinde mezarlıkta silahlı çatışma çıkar. Bunu gören Maria, Big Daddy’den onları kurtarmasını ister. Big Daddy’den en iyi adamlarını yollar ve Brandon ile Harry’i kurtarır. Paçayı kurtardıkları için sevinen Harry, onları kurtaran ekibin başı olan Randy’den onları da ekibe, yani Millenion’a almasını ister. Uzun iknalar sonucu Harry Millenion’a katılır ve Brandon’da hem en iyi arkadaşından ayrı kalmamak için hem de böylelikle Maria’yı daha sık görebilirim düşüncesiyle o da Millenion’a girer.
Önce ufak işlerde çalışmaya başlayan Harry ve Brandon, Harry’nin kurnazlığı ve Brandon’un üstün silah kullanabilme kabiliyeti ile Millenion’da giderek yükselmeye başlarlar. Yıllar geçtikten sonra Harry Big Daddy’nin gerçek ailesine girmeyi başarır ve Brandon’da en iyi tetikçilerden biri olur. Ayrıca Bunji, Lee ve Paul gibi yeni arkadaşlarda edinirler. Bir gün, Harry ve Brandon Millenion’a karşı kullanılmak istenen çok güçlü bir teknolojiyi keşfeder. “Necro-Rise” adı verilen bu teknoloji ile ölüler hayata dönerek, öldürülmesi zor üstün tetikçilere dönüştürülür. Harry bu teknolojiyi ele geçirir ve Millenion için kullanmaya başlar. Aradan yıllar geçen ve Harry’nin Millenion’un başına geçme ve “özgür” olma arzusu giderek büyür. Hatta Brandon’a Big Daddy’i devirme planlarını anlatır. Ama Millenion’da tek bir kural vardır, o da “Asla ihanet etmedir” Brandon’da bu kurala uyar ve Harry’e silah çeker. Ama Brandon çocukluk arkadaşını öldüremez. Lakin Harry öyle düşünmemektedir ve Brandon’u “kendisine” ihanet ettiği için öldürür. Soranlara da Millenion’a ihanet etti der.
Aradan yaklaşık 13–14 sene geçmiştir ve Harry “Bloody” yani kanlı lakabı ile Millenion’un başına geçmiştir. Millenion artık Big Daddy’ninkinden bambaşka bir politika izlemektedir ve herkes her yerde bağlantısı olan bu örgütten korkmaktadır. “Necro-Rise” askerleri de her yerde kol gezmektedir. Ama bir gün bu öldürülemez denen askerler yok olmaya başlar. Bunu yapanın kim olduğu da çok geçmeden öğrenilir. Bu adam beyaz saçları, dev silahları ile Harry’nin en yakın can dostu Brandon, yeni adıyla “Beyond The Grave”dir. Necro-Rise teknolojisi uygulanmış olan Brandon’un aklında tek bir şey vardır, intikam…
Roman gibi konusundan anlaşılacağı üzere animede olay iki yakından da öte arkadaş arasında geçiyor. Birbirlerine canlarını emanet ederlerken nasıl düşman olduklarını soluksuz izleyeceğinizden eminim. Seri öyle alışagelmiş aksiyon ve komedi unsurları ile ilerlemiyor, aksine tam anlamıyla bir roman gibi, Baba filmi gibi insan ilişkileri, suikastler, ihanetler ve entrikalar üzerine kurulu. Tabi buna ek bilim kurgu öğeleri de karşınıza çıkmıyor değil. Kısacası GunGrave’i izlerken hiç sıkılmayacaksınız. Kurgu ilk bölümden sonra “flachback” olarak geriye gidiyor ve yaklaşık 17. bölüme kadar Brandon ile Harry’nin Millenion’a girişlerini ve maceralarını izliyorsunuz. 17. bölümden sonra ise birinci bölümden sonrasına, yani günümüze dönüyoruz. Görsel olarak GunGrave’e bakacak olursak çok iyi diyebilirim. Millenion’da bulunan her önemli karakterin kendine has özellikleri, karizması bulunuyor. Tasarım olarak da öyle abartı şeylere yer verilmemiş, normal binalar, yollar kısacası normal bir hayat karşımıza çıkıyor. Tabi ilerleyen bölümlerde Neco-Rise tetikçileri serinin son bölümlerde bilimkurgu havası almasına neden oluyor ama nereden nereye geldik diyeceğinizden bu durum hiçte kötü değil. Müzik olarak ise Gungrave şahane. Açılış parçasının sözleri yok ama görüntüler ile birleşince ortaya sade ve güzel bir giriş çıkıyor. Kapanış ise tam anlamıysa mükemmel, özellikle çalan “Akaneiroga Moerutoki” adlı parçanın uzun versiyonunu dinlemenizi tavsiye ederim.
Sonuç olarak fazla bir şey söyleyecek değilim. İlk defa bir animeye 10 üzerinden 10 verdim. Bana katılmayanlar mutlaka olacaktır ama ben bu seriyi, GunGrave’i eğer gerçek bir anime severseniz izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder